Kelimelerin Düşündürdüğü 6
23 Nisan 2023 Pazar

İÇTEN – SAMÎMÎ

İçten kelimesi, artık, “samîmî” kelimesinin yerine kullanılıyor, mânâyı oldukça da iyi karşılıyor. Ancak, bu “öztürkçe” sevdâsının, târihte uzun bir geçmişi ve mekânda çok geniş bir yayılışı olan Türk milletinin kültür hayâtında nelere mâl olduğu, kültür târihi araştırmacılarının, zamanla ele alacağı konular arasındadır. Burada şu noktayı hatırlatarak geçelim:

“Özingilizce” diye bir sevdâya kapılıp, bu dile eski yunanca, latince ve diğer dillerden girmiş olan kelimeler atılıp, Anglo-sakson kökenli kelimeler türetilip “yeni, çağdaş ingilizce” meydana getirilseydi, 3-4 kuşak bu anlayışla yetiştirilseydi ne olurdu? İngiliz dil ve kültüründen ortada NE kalırdı? İncelenmeğe DEĞMEZ Mİ?


PAYLAŞMAK

Son zamanlarda çok yaygınlaşan bu kelimeyi kullananların, kelimenin anlamı üzerinde düşündüklerini sanmıyorum. “Paylaşmak”; eldekinin, “pay”lara ayrılarak bölüşülmesi demek olduğuna göre, bir şeyi “paylaşan”, başkalarına, elindekinden “pay”lar ayırarak başkalarına veriyor, dolayısıyla, elindeki eksiliyor demektir. Ama, bir “bilgi”yi, “haber”i paylaşanın bilgisinden, sâhip olduğu haber’den HİÇ BİR ŞEY eksilmemektedir. Ne güzel ! değil mi?


Böyle YANLIŞ kullanış YERİNE, bir bilgiyi, haberi, İLETSEK, AKTARSAK, NAKLETSEK, olmaz mı? pekâlâ olur da …. Bu, biraz DÜŞÜNMEyi gerektirir; bunun için de BİLİNÇ gibi, dilin değerinin farkına varmış olmak gibi bir şeyler gerekir.


ONUR – HAYSİYET

“Haysiyet” anlamına gelen “honour” kelimesini “şeref” karşılığı olarak, bir anlam kaymasıyla/kaydırmasıyla dilimize aktaran kifâyetsiz hevesliler yüzünden bu YANLIŞ da yaygınlık kazanmış durumdadır. “Onur” adı verilen yurttaşlarımız vardır; “Berke”, “Barbaros” adı taşıyan yurttaşlarımız olduğu gibi. Bu yanlışların, yanlışlıkların sorumlusu “haddini bilmezlik”tir, haddini bilmeyen kifâyetsiz hevesli yurttaşlarımızdır.


DÜŞ – RÜYÂ – HAYÂL

Arapça’da fiillerin çekimi, Geçmiş-Hâl-Masdar sırasına göre yapılır.

Geçmiş: Ra’â (gördü)

Hâl: Yerâ (görüyor)

Masdar: Bu fiilin masdarları: Re’y, Ru’yâ.

Re’y: akılla görmek; ru’yâ: uykuda görmek.

Rey karşılığı, isâbetli olarak, “oy” kullanılmaktadır. Türkçemizde “oylanmak” fiili vardır: düşünmek, bilincine varmak, demektir.

“Rüyâ” kelimesinin Türkçe karşılığı da “düş” tür; “düşünde görmek”: “rüyâsında görmek” demektir.

“Hayâl” ise “tasavvur”, “zihinde canlandırma” demektir. “Hayâl” karşılığı “düş” kelimesini dolaşıma sokmuş olan kifâyetsiz hevesliler, klasik kültürümüze Fransız kalmış diploma hamalları, sıradan imâlât kişilerdir ve ülkemizde bu zavallılara “aydın” denilmektedir.

“Hulyâ” ise, “olmayacak şeye tamâ ederek tasavvur etmek”, bu “boş tasavvur”u zihninde canlandırmak, “bu boş tasavvurun ardına düşmek” gibi anlamlara gelir.

Dili “özleştireceğiz” diye nasıl yavanlaştırdığımızın, yoksullaştırdığımızın, basîtleştirdiğimizin FARKINDA MIYIZ?

“Aydın” denilen seçkin kişilik mertebesine giden yolda İLK ADIM, Türkçe BİLGİSİ ve BİLİNCine sâhip olmaktır, DEĞİL Mİ?

Bundan nasîbi olmayan diploma hamalına “aydın” denilmesi ÇOK BÜYÜK YANLIŞ değil MİDİR?

Yorum yazın: