YAHYA KEMAL
14 Haziran 2021 Pazartesi

YAHYA KEMAL

Birkaç ay önce, Lozan andlaşması üzerinde gevezelikler yapılırken, çeşitli
şeyler söylenmişti. “Gevezelikler” diyoruz; çünkü, konuşmalarda, söylenenlerde
derinlik yoktu, delegelerin 1923 Temmuz’unda kabul ettiği Lozan andlamasının
hangi şartlarda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce hemen onaylandığı, ama,
‘topraklarında güneş batmayan’ emperyal gücün bu andlaşmayı onaylamak için
tâ 1924 yılının yazını niçin beklediği, arîz – amîk tartışılıp herkesçe anlaşılır hâle
getiril(e)memişti.

Gevezelik seviyesi öyle irtifâ kaybetmişti ki, okul sıralarında
kafasına doldurulanlarla yetinen, slogan tekrarlayarak görüş ifâde ettiğini
zanneden, düşünme özürlü, okuma tenbeli zihniyet, Lozan için, “Türkiye’nin
tapusu” ifâdesini kullanmak fâciasını yaşamıştı. Yâni, bu ‘görüş’e göre: Türkler,
Anadoluya daha önce HİÇ GELMEMİŞTİ, Anadolu’da Dünyânın gıpta ettiği
Selçuklu Medeniyeti OLMAMIŞTI, üç kıtada sözü geçen, 16. Yüzyılda Dünyânın
Süper Gücü olan Osmanlı Anadolu’ya uğramamıştı, 1923 yılında
emperyalistlerin maşası Yunan’dan Anadolu’nun TAPUSUNU ALMIŞTIK, hâkim
güçler de bunu onaylamıştı!

Mantık sefâleti’ne, cehâlete, aşşşşağılık duygusuna, zavallılığa bakar mısınız!
Bir evin, arsanın TAPUsunu alan, o eve, o dâireye, DAHA ÖNCE HİÇ SÂHİP
OLMAMIŞtır, ilk defa bu taşınmaza sâhip oluyor demektir: TAPU, bunu belgeler.
Türk ordusunun Mete Han tarafından tâ Milâttan önceki yıllarda kurulduğunu,
yâni, 2000 yıldan daha fazla zamandanberi bu milletin var olduğunu, orduya
sâhip olduğunu, Yeryüzünde büyük işler yaptığını söyleyeceksiniz, sonra kalkıp
Anadolu’daki varlığınızı 1923 yılında başlatacaksınız. Böyle yapabilmek için
hangi prosedürden geçmiş olmak gerekir? düşünmeğe değmez mi?


***


Pek çoğumuzun sâdece şâir kimliğini bildiği Yahyâ Kemâl diyor ki:
“Kırık bir mezar taşına, kırk bohçaya sarılı Sakal-ı Şerîf gibi kıymet vermezsek, ne
dîn kalır ne vatan.”



Çok hürmet edilen Sakal-ı Şerîf gibi, ‘kırık bir mezar taşı’na niçin o kadar
büyük kıymet verilmesini istiyor; bunu yapmazsak, ‘dînimizi ve vatanımızı’
kaybedeceğimizi bildiriyor dersiniz?

Çünkü, vatanın TAPUSU, diğer mimârî eserlerimiz, câmilerimiz,
minârelerimiz, medreselerimiz, sebiller, türbelerimiz, mezarlıklarımız,
hamamlarımız, kervansaraylarımız vs dir de ondan. Bir yerin, bölgenin, KİME
ÂİD olduğunu belirlemek için, orada yaşamakta olanlara DEĞİL de, oranın TÂRİH
BAKIMINDAN KİME ÂİD olduğuna bakılır da ondan!

Kurtuluş Savaşı sırasında, Ermenilerin Doğu Anadolu’da yurt edinme
iddialarıyla ilgili olarak, Erzurum Belediye Başkanı’nın, Amerika’lı yetkiliyi
faytonla gezdirerek, bir Ermeni maşatlığını, bir de Müslüman mezarlıklarını
gösterip, bölgenin KİME ÂİD idiğini isbât etmiş olması unutulmamalıdır.
Yine, Edirne’yi isteyen Yunanlı delegeye, Avrupa’lı delegenin: ‘Selimiye’yi
ne yapacağız?’ demiş olması da bazı gafillerimizin gözlerinin açılmasına vesîle
olabilir.


***,

Daha bir hafta kadar önce, Antalya’da bir câmiin avlusunda, yer
seviyesinin altında, putperest Romalılar çağından kaldığı anlaşılan mozayikler
bulundu. Mozayiklerin bir kısmının üzerinde, o bölgeyi İslâma açmak için
şehîdler vermiş atalarımızın çocuklarından biri, bir Paşa (adını unuttum, bu
konudaki GAFLETİMİZ öyle canımı sıkıyor ki, artık böyle münâsebetsiz, fecî
işlerin yapıldığını, MÂRİFETMİŞ gibi bildiren sunucuları dinlemek, tahammül
sınırlarımı zorluyor) bir câmi yaptırmış, Kâinâtı YARADAN’a ibâdet edecek
Müslümanlar abdest alsınlar diye, şadırvan da yapılmış.

Bin yedi yüzlü yıllarda yapılan bu şadırvanın, BİZE ÂİD, İSLÂMLA İLGİLİ
olmaktan başka bir SUÇu yok;
affedersiniz, VAR: Putperest RUM’un cânım mozayikleri üzerinde yapılmış
olmak!

O şadırvan YIKLIDIII ! Mozayikler koruma altında!

Belki de o şadırvan yapıldığı zaman, o mozayiklerin üzerini toprak örtmüştü?
Olsun! bu Anadolu, ROMA İmparatorluğu’nundur, Rûmundur, Türkler, buraya
nasılsa gelmiş, münâsebetsiz yabancılardır, Müslümanlar, 800 yıl kaldıkları,
Avrupa’ya uygarlığın taşındığı İspanya’dan nasıl atılmışlarsa, yaklaşık 1000 yıldır
bulundukları Andadolu’dan da öyle atılacaklardır. Şimdilik durdukları bu
topraklarda, Roma eserlerine zinhar zarar vermemeliler, Türk arkeologlar, her
yeri kazıp, hemen her hafta, bir Roma kalıntısını toprağın altından
çıkarmalıdırlar! Müslümanlar, bir eser yapacaklarsa, orasının en az 1-2 metre
altına bakıp, 2000 yıl önce putperest vahşîlerin bir kalıntısı var mı? iyice
bakmalılar. Yoksa, böyle şadırvan filân yapmasınlar, nasıl olsa yine yıkacaklar!

Boşuna zahmet etmesinler. Zâten, namazla aralarını epeyce açtık, abdest alacak
yere, şadırvana gerek yok; Sultanahmed Câmiini de müze yapalım DİYEN BİR
MİLLETVEKİLİ de var, işler yolunda.

Osmanlı’nın Avrupa’da hüküm sürmüş olduğu topraklarda, Tuna nehri’nin
kuzeyinde, HİÇBİR Osmanlı izi BIRAKILMAMIŞTIR. Ruslar, Kırım’da, mezarlıkları
bile ortadan kaldırmışlardır. Biz ise, kendi altımızı oyarak, durmadan Roma
kalıntılarını ortaya çıkarmakla meşgûlüz: çünkü eğitimimiz ÖYLE programlanmış.
Ne kadar tekrarlansa azdır: KÜLTÜR İSTİLÂSI, asker işgalinden BİN
BETERDİR, GÖNÜLLÜ KÖLELİKTİR. ‘Aydın’ denilen diplomalılarımızın ne kadarı
‘bizim’ aydınımızdır?

Bu Kültür İstilâsı, öyle yaygınlık kazandı, öyle ‘tabiî bir şeymiş gibi’ anlaşılır
oldu ki, yalnız tornadan çıkma diplomalılar değil, halktan insanlar da, ‘târîhi
eser’ denilince, putperest Romalı kalıntılarını anlıyor; KİMİN ESERİ? diye
sormak, pek azımızın aklına geliyor.
Bir belediye başkanı, yıllar önce, şehirdeki bir yere turistlerin geldiğini
görüp öğrenmiş ki; orada bizden önceki bilmem kimin kalıntısı varmış. O başkan,
orasını düzgün bir hâle getirivermiş. Nerede olduğunu bildirmeyeceğim;
sömürge aydını kafalı işgüzarlar çıkıp orasını da kazmak/kazdırmak gibi ültra
çağdaş bir eyleme soyunabilirler.

Bâzılarımıza göre, o başkan, ilkel bir davranışta bulunmuştur. Bâzılarımıza
göre de, ‘kendimizi, vatanda kalışımızı savunmak için’ böyle yapmıştır.
O belediye başkanının bu işi karşısında ne diyeceğiniz, SİZİN DURUŞ’unuzu
gösterir:

*Yerli misiniz? buranın sâhibi olmakta kararlı mısınız?

*Yoksa, altımızın oyulmasına aldırmayarak, bizden önce burada bulunanların
kalıntılarının ortaya çıkarılmasını alkışlayanlardan mısınız?

***

Yorum yazın: